Uygur Sanat Tiyatrosu oyuncuları “Akidezadeler” adlı oyun ile Ataşehir Belediyesi Mustafa Saffet Kültür Merkezi’nde 300’ün üzerinde tiyatro sever önünde sahne aldı.
Nejat Uygur’ın yazdığı, Yıldırım Bayazıt’ın uyarlayıp yönettiği, oyunun dekor ve kostümleri Maskara By Altınok tarafından hazırlandı.
Müzik Emre Bayar Ve Koreografi Gülçin Kırıcı’ya Ait Olan “Akidezadeler”in Oyuncular: Cengiz Küçükayvaz – Somer Karvan – Seher Terzi – Kirkor Dinçkayıkçı – Burcu Tuna – Güray Yazıcı – Gamze Durmuş – Deniz Yılmaz – Orçun Tansoylu
Ekonomik olarak zor günler yaşamakta olan İstanbul’un köklü ve önemli sülalelerinden Akidezadeler’in hikayesinin anlatıldığı oyunda, Ailenin reisi sayılan İhsan Bey’in büyükçe bir kumar borcu bulunmaktadır. İhsan Bey, yıllardır atalarından kalan hazır mal varlığını geliştirip korumak yerine ailenin diğer fertleriyle yemiş bitirmiştir. İhsan Bey’in kız kardeşi olan Nermin Hanım da lüks ve şatafatlı cemiyet hayatının her anında bulunmuştur. İhsan Bey’in ölen eşinden iki çocuğu vardır. Oğlu Nüvit ve kızı Rüya. Nüvit babasının bir kopyasıdır. Hovardalıkta ve kumarda yıllarca babasından öğrendiklerini tatbik etmiştir. Eğitimlidir, lakin eğitimi üzerine bir yerlerde çalışmayı hiç düşünmemiştir. Kardeşi Rüya da abisi gibi lüks yaşamın nimetlerinden yıllarca yararlanmıştır. Şimdilerde evlilik çağındadır. Bir an önce evlenip kötüye doğru giden aile hayatından kendini kurtarmak istemektedir.
Aldıkları iki haber konağın ortasına düşen bir bomba etkisi yaratmıştır. Yüzyıllardır dedelerinden kendilerine miras kalan konak satılmıştır ve bugün onlar için çok önemli olan cemiyet hayatının bir temsilcisi evlerine teftişe gelecektir. Bu teftiş onlar için neden mi önemlidir? Çünkü teftişin sonunda hak ettiklerine inandıkları ve çok önem verdikleri Cemiyet Nişan’na layık görüleceklerdir. Bu cemiyet, içi boş ne idüğü belirsiz olan gösteriş budalası bir konumdur. Hayatlarının hiçbir noktasında toplumun hakikatlerini bilmeyen bir aile olan Akidezadeler için bu ödül vaz geçilmez bir gerçekliktir. Gelin görün ki böylesi kriz yüklü bir günün sabahında konağın tüm çalışanları, hizmetçiler ve uşaklar aylardır alamadıkları maaşlarını bahane ederek konaktan ayrılmıştır. Aile ne yapacağını bilemez bir haldeyken, Nüvit geceden olacakların kokusunu almıştır ve çare olarak arkadaşı Boncuk’u konağa çağırmıştır. Boncuk bu ailenin mensuplarıyla çok farklı bir dünyadandır. Anadolu çocuğudur. Boncuk’un samimiyeti ve şakacı yapısı Nüvit’te yıllardır hasret olduğu bir duyguyu tamamlamaktadır. Boncuk olayların üzerine gider. Yanlış anlamalar, hor görülmeler, aşağılanmalar içerisinde tüm sorunları teker teker çözer. Bir yandan da Nüvit’le Emel’in arasını yapar.
Boncuk, sorunların çözüme kavuşmasında zaman zaman kıvrak zekasını, zaman zaman elit dünyanın boş düşünce ve tabularını kullanır. Boncuk sayesinde tüm aile kaybettiği gücüne kavuşurken, hayatlarının en büyük dersi alır. Başkalarını hor görmek, kendimizi küçültmektir. Asil olabilirsiniz, elit olabilirsiniz, zengin olabilirsiniz, peki İnsan olabilecek misiniz?