75 kez A Milli Kadın Futbol Takımı’nın formasını giyen Ezgi Çağlar kadir İncesu tarafından gerçekleştirilen röportajda gelecek planlarında da futbol olduğunun altını çizdi.
75 kez A Milli Kadın Futbol Takımı’nın formasını giyen Ezgi Çağlar gelecek planlarında da futbol olduğunu belirterek, “Amacım altyapıda kadın ve erkek takımları için kaleci yetiştirmek. Kendi bulamadığım imkânları başka çocuklara sunmak ve onların hayallerini gerçekleştirmek istiyorum,” diyor
KADİR İNCESU
Türkiye’de kadın futbolunun her geçen gün aşama kaydettiğini görmek mümkün. Ataşehir Belediye Spor’un 6 yıldır iç sahadaki bütün maçlarını saha içinden seyretme olanağı bulmuş birisi olarak; yeteneklerini geliştiren, futbolun gereklerini teknik, taktik olarak yerine getiren oyuncuların hemen dikkat çektiğini de söyleyebilirim.
Türkiye Kadınlar 1. Futbol Ligi’nde yer alan takımlarımız yabancı oyuncu haklarını ağırlıklı olarak savunma ve forvet için kullanıyor. Geçtiğimiz sezon kalesini yabancı kaleciye yalnızca bir takımımız teslim etmişti.Türkiye Kadınlar 1. Futbol Ligi’nin başarılı kalecilerinden birisi de 2018-2019 sezonunda Kireçburnu Spor formasını giyen Ezgi Çağlar…
HEM BAŞARILI HEM CENTİLMEN
Ezgi deyince aklıma hemen Yenisahra Stadı’ndan bir görüntü geliyor. Ataşehir Belediye Spor, İlkadım Belediyesi Yabancılar Pazarı Sporu konuk ediyor. Ataşehir 4-1 önde… İkinci yarının ortalarına doğru rakip takımdan bir oyuncu Ataşehir ceza sahası içerinde sakatlanıyor. İlk tedavisi saha içerisinde yapılan oyuncu saha dışına çıkmakta zorlanınca devreye Ataşehir Belediye Spor’un başarılı kalecisi Ezgi giriyor. Ezgi, rakip takımda forma giyen arkadaşını kucağında taşıyarak saha kenarına getiriyor. Emin olun bu davranış, maçın sonucundan çok daha çok dikkat çekiyor… Tribünlerdeki bir avuç seyirci tarafından uzun süre alkışlanıyor. O dönem çalıştığım Ataşehir’de Gündem gazetesinde yaptığım haberde, maçtan çok bu davranışı anlatan bir haber yayınlanıyor.
TESADÜFEN KALECİ OLDU
Ezgi 1991 İzmir doğumlu… Bir ablası bir de ikizi olan erkek kardeşi var. Ailenin sporla ilgilenen tek ferdi. Bugüne kadar söyleştiğim pek çok hemcinsi gibi sokaklarda başlamış futbol oynamaya… Sol ayağını çok iyi kullanan Ezgi, kendisini takımlarına almak isteyen mahalle ve okul arkadaşlarının çekişmelerini, attığı golleri gülerek anlatıyor.
Okuduğu ortaokulda kız futbol takımı kurulunca seçmelere çağrılan Ezgi, maç öncesi kısa bir süre kaleye geçince kendisine bambaşka bir geleceğin kapısını açtığını fark etmez.
Kalecilikle ilgili hiçbir tecrübesi olmayan, üstüne gelen bütün sert şutlara müdahale eden Ezgi hocasının da dikkatini çeker… Hemen kadro değiştirilir, forvetten kaleye çekilir Ezgi…
Maçtaki başarılı performansı, takımlarına yetenekli genç oyuncular arayan ve maçı izleyen ŞirinyerSpor Kulübü yetkililerinin de dikkati çeker. Şirinyer’deki başarılı ikiyılın sonunda İzmir Spor’a transfer olur.
Her gün okul sonrası parklarda en büyük destekçisi olan babasıyla çalışır.Yaptığı kurtarışlarla parkta kendisini seyreden pek çok kişinin alkışını, takdirini aldığını fark etmez bile. Babası, futbolcu olmasını istediği kızını bir an olsun yalnız bırakmaz, her zaman destek olur.
ŞİLİ PANTERİ
Okuduğu lisenin takımı liseler arası futbol şampiyonasında Türkiye şampiyonu olunca Şili’nin yolunu tutarlar. Türkiye’yi temsil eden Ezgi ve arkadaşları üçüncülük maçına çıkarlar.
Maç 1-1 biter ve penaltılara kalır.Tam 3 penaltı kurtaran Ezgi yalnızca takım arkadaşlarının değil, rakip takım oyuncularının ve tribündeki futbolseverlerin de beğenisini kazanır. Dünya üçüncüsü olarak gelirler ülkelerine…
İzmir Spor kadın futbol takımını kapatınca, bir süre kendi imkanlarıyla çalışmalarına devam ederler. Gazetelerde çıkan haberlerden etkilenen Buca Spor yetkilileri de kadın takımı kurarak bütün oyunculara kucak açar.
İLK MAÇINDA MİLLİ DAVET ALDI
İlk kez lisanlı olarak Buca Spor forması ile Marmara Üniversitesi Kadın Futbol Takımı’na karşı çıkar sahaya… Sahadaki kendinden emin ve soğukkanlı duruşu, oyunu okuyuşu ve topu oyuna sokuşu maçı izleyen mili takım yöneticilerinin de dikkatini çeker.
Bir kaleci için fiziğinin ve yeteneğinin iyi olduğu söylenerek milli takıma davet edilir. İlk kez mili takıma davet edildiğinde evde bir bayram havası eser. Anne, baba ve kardeşler daha çok heyecanlanmıştır. Henüz 16 yaşındayken 5 Mayıs 2007’de U-19 yaş grubunda Bulgaristan’a karşı giyer hayallerindeki formayı… 3-0 kazanırlar.
Başarılarıyla kısa zamanda tanınır, genç yaşında, genç sporcuların örnek aldığı bir isim olur.
Ezgi, mili takım kampındaki özel antrenmanlarla kendisini iyice geliştirir.Futbola başladığı ilk yıllarda sistemli ve düzenli bir çalışma yapması halinde bugün çok daha farklı yerlerde olabileceğini vurguluyor başarılı kaleci… Yurtdışından da teklifler alan Ezgi, öğretmen olması nedeniyle bu teklifleri değerlendiremiyor.
Dolu tribünlere oynamak istiyorlar
İlk resmi maçından itibaren 23 numaralı formayı giyen ve ayağına dövmesini de yaptıran Ezgi bugüne kadar İzmir Spor, Şirinyer Spor, Buca Spor,Lüleburgaz Düvenciler Spor,Ataşehir Belediye Spor, Amed Spor ve Kireçburnu Spor formasını terletti. 45 kez A Milli Takım formasını giyen, 2 de golü olan Ezgi’nin beğendiği kaleci ise Manuel Neuer…
Futbolla yeni yeni ilgilendiği günlerde ise akrep kurtarışıyla bütün dünyanın tanıdığı Higuita’nın kurtarışlarını hayranlıkla seyrettiğini söylüyor.
Başta babası olmak üzere bütün ailesi ve arkadaşları Ezgi’nin en büyük destekçisi… Sayesinde pek çok kişi kadın futbolunu takip ediyor. En büyük üzüntüsü ise tribünlerde yalnızca tanıdıklarını görmek… Daha çok futbolseveri, özellikle de kadınları tribünlerde görmek isteklerini ifade ediyor.
Galler ile deplasmanda yaptıkları maçı unutamıyor: “Maçın ilk dakikalarında yüzde yüzlük bir gol pozisyonunu engelledim, sonrasında da 1-0 öne geçtik. Uzatmada golü yiyince durum 1-1 oldu. Arkadaşlarımın üzüntüsünü gördüm, sanki dünyaları yıkılmıştı. Hemen yerden kalkıp, kaleden topu alarak arkadaşlarıma attım. ‘Haydi, küsmeyin oyuna, zaman var, bırakmayın’ diyerek… Çok az zaman kalmıştı, hakem de saatini kontrol ediyordu. Bana göre ülkemizin en iyi orta saha oyuncularından Fatma Kara oyunu başlattı. Ve 10 saniye içerisinde golü attık maçı da kazandık. Hakem maçın bitiş düdüğünü çalmadan, hiçbir şey bitmez…”
ÇOK ÇALIŞIYOR
Ezgi, “Futbol, hayatımı spora adamama sebep oldu,” diyor ve ekliyor: “Çok yoruluyorum, çalışmalar çok zamanımı alıyor. Kulüp antrenmanım olmasa bile kendim yakınlardaki takımların kaleci antrenmanlarına gidiyorum. Hiç biri olmazsa mutlakafitness yapıyorum.Hiç durmuyorum ve antrenman yapmadığım gün olmuyor diyebilirim.”
BUNCA ÇALIŞMANIN KARŞILIĞI NE, DEDİĞİNİZİ DUYAR GİBİYİM
Bu soruyu Ezgi yanıtlasın: “Maddi anlamda çok bir kazancımız yok maalesef. Erkek futbolunun gördüğü ilgi ve kazandıkları paralar ortada… Benim en büyük kazancım milli sporcu olmam nedeniyle öğretmen olarak atanmam oldu.”
ALTYAPIDA ÇALIŞMAK İSTİYOR
Ezgi’nin gelecek planlarında da futbol var. Altyapıda kadın ve erkek takımları içinkaleci yetiştirmek isteyen Ezgi amacını, “Kendi bulamadığı imkânları başka çocuklara sunmak ve onların hayallerini gerçekleştirmek istiyorum,” şeklinde açıklıyor.
Ülkemizde kadın futbolunun gelişmesi için daha çok sponsor, özellikle de medya desteğine ihtiyaçları olduğunu altını çizen Ezgi’nin aldığı darbe nedeniyle üniversitelerarası futsal maçında burnu kırılmış. Ameliyat olduktan 10 gün sonra alçılarının çıkarılmasının ertesi günü bir milli maç için çıkmış sahaya, koruyucu bir maske ile…
Kireçburnu formasıyla çıktığı 2018-2019 sezonun ilk maçının onuncu dakikasında bir kez daha kırılmış burnu…3 yerden parçalı bir kırık… Futboldan uzak kalmamak için ameliyat olmayı ertelemiş sürekli… Maçlara koruyucu maske ile çıkıyor.
Bu yaz ameliyat olmayı planlıyor, yeni sezona daha iyi şartlarda hazırlanabilmek için…
Dünya Futbol Şampiyonası’nın televizyondan seyrediyor. Biraz buruk… “Keşke bizim milli takımımız da orada olabilseydi, diyor…
Ve ekliyor: “Bir süredir mili formadan uzağım. Burnum kırılıp ameliyat olduktan 10 gün sonra milli takım için çıktım sahaya. Yine çıkarım… Buraya gökten zembille inmedim; çok çalıştım, mücadele ettim, kendimi sürekli geliştirdim.Çok çalışıyorum, daha da çok çalışacağım ve milli formayı yeniden giyeceğim. Hedefim, hayallerimi süsleyen o formayı yeniden giymek.”
Öğleye kadar öğretmenlik yaptığı okulda çalışan Ezgi, öğleden sonralarını ise çalışmaya ayırınca, fazla zamanı kalmıyor. Bulduğu her fırsatta ise kitap okuyor. Çantasında her zaman bir kitap olduğunu söylüyor. Şu sıralar Zülfi Livaneli’nin “Seranad” adlı romanını okuyan Ezgi’ye Sunay Akın’ın Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlanan “Kalede Bir Başına” adlı kitabını armağan ediyorum.
Sunay Akın, belki kadın kalecileri de yazar.
Yazar, yazar…
Kaynak: Birgün, 3 Temmuz 2019