Koronavirüs krizinde dünya
genelinde maske, dezenfektan, ilaç gibi ürünlerde dolandırıcılık, hırsızlık ve
sahtecilik suçları ile birlikte karaborsacılık faaliyetlerinde de artış yaşandı.
Koronavirüs krizinin başından bu yana dünya genelinde maske,
dezenfektan, ilaç gibi ürünlerde dolandırıcılık, hırsızlık ve sahtecilik
suçlarında artış yaşandı. Dolandırıcılar koruma ürünlerinin piyasada zor
bulunmasından faydalanırken, karaborsacılık faaliyetleri ise artış gösterdi.
Çözüm önerisi ise Türkiye’nin 2012’den bu yana ilaçlar başta olmak üzere pek
çok üründe kullandığı serileştirilme ve izlenebilirlik altyapısı oldu.
Kısıtlı erişilebilen maske, dezenfektan, eldiven, ateş
ölçer gibi ürünler koronavirüs salgınından faydalanmaya çalışan
dolandırıcıların sayısını da artırdı. Karaborsa ve sahtecilik başta olmak üzere
pek çok suçta artış yaşandı. Avrupa Polis Teşkilatı Europol açıkladığı raporda,
Mart ve Nisan ayı içinde Avrupa genelinde güvenlik güçlerinin düzenlediği
operasyonlarda milyonlarca Euro değerinde sahte ürün ele geçirildiğini
belirtti. Ayrıca, Çin’den ithal edilen maskelerin gerekli medikal normlara
uygun olmadığı ve sertifikaların da sahte olduğu tespit edildi. Virüse karşı
piyasaya sürülen sahte koruma ürünleri ve ilaçların salgının daha da
yayılmasına yol açtığı belirtiliyor.
“Dünyada İlk Defa
2012 Yılında Türkiye De Sahte Ürünle Mücadeleye Başladı”
Karaborsa ve sahtecilik gibi yasa dışı faaliyetlerin normal
pazar koşullarında dahi var olan bir durum olduğunu hatırlatan VISIOTT Genel
Müdürü Emre Özden, dünyanın yarısının karantinada olduğu bir ortamda bu
faaliyetlerin çok daha ciddi ve tehlikeli boyutlara ulaşabileceğini
belirtiyor. Özden, çözümün ise Türkiye’nin 2012 yılından bu yana ilaç takip
sistemi uygulamasında kullanılan serileştirme ve izlenebilirlik teknolojileri
olduğunu açıkladı.
Yasa dışı faaliyete konu olabilecek tüm ürünlerin
serileştirilmesi ve pazar içerisinde izlenebilirliğinin sağlanmasının
önemine değinen Emre Özden, “Her bir ürünün kimliklendirilmesi, ürün
serileştirilmesi anlamına geliyor. Örneğin, üretilen her bir N95 maskeye
birbirinden bağımsız bir seri numarası (kimlik) verilmesi ve numaranın ürün
üzerine karekod ile yazdırılması, serileştirmeye verilebilecek çok basit bir
örnek. İzlenebilirlik ise bir ürünün tüm tedarik zinciri boyunca uğradığı
noktalarda elektronik bir kayıt sistemi ile takip edilmesi olarak
tanımlanabilir. Bu sayede tüketicilerin ihtiyaçlarından daha fazla ürün satın
almasının da karaborsacılığın da sahte üretimin de önüne geçilir” dedi
“İlaç Takip Sistemi,
Korona Sonrası Günler İçin Örnek Teşkil Edecek.”
Dünyada ürün serileştirme ve izlenebilirlik kavramlarının
sıkı sıkıya uygulandığı yegane endüstrinin ilaç sektörü olduğunu hatırlatan
Özden şunları aktardı: “Dünya genelinde ilaç endüstrisi karaborsacılık ve
sahtecilik ile yıllardır mücadele ediyor. İlaçların serileştirilmesi ve
izlenebilirliği dünyada ilk defa 2012 yılında Türkiye’de başarı ile
uygulanmıştır. Bu uygulama, tüm dünya ülkelerinin ilaç takip sistemi
yönetmeliklerini yayımlanmasını hızlandıran bir örnek olmuştur. visiott.com üzerinden
sunduğumuz örnekler de halen bir çok ülkede emekleme aşamasında olan ilaç
takip sistemlerinin, halihazırda yaşanan pandemi sonrası daha önemli ve
işlevsel olacağını tahmin ediyoruz.”
İLAÇ TAKİP SİSTEMİ
YAZILIMI GELİŞTİREN VISIOTT 2005 YILINDA KURULDU
2005 yılında Türkiye’de AGE Bilgisayar Sistemleri ve
Otomasyon Faaliyetleri Ltd. Şti. ünvanı ile kurulan VISIOTT, 2009 yılında İlaç
Takip Sisteminin gerekliliklerine uygun donanım ve yazılımlar geliştirmeye
başlamıştır. Ardından VISIOTT markasıyla yurt dışında ilaç, bitki koruma
ürünleri, kozmetik ve sivil patlayıcı endüstrilerine özel izlenebilirlik
projeleri geliştirmiştir. VISIOTT, 2009’dan bu yana 500’den fazla
izlenebilirlik projesini anahtar teslimi olarak başarıyla tamamlamıştır. VISIOTT 3.000 m2 kapalı alana sahip üretim
tesisinde 50’den fazla personeli ile AR-GE ve üretim faaliyetlerine devam
etmektedir.