Psikiyatrist Prof.
Dr. Önder Kavakçı, pandemide eve kapanmayla birlikte gerginlik yaşanabilecek
aile içinde müzik dinlemenin sakin kalmaya yardımcı olabileceğini söyledi.
Pandemi döneminde eve kapanmayla birlikte aile içinde
gerginlikler yaşanabileceğini dile getiren Psikiyatrist Prof. Dr. Önder
Kavakçı,“Tehdit ve tehlike algısının çok yükseldiği bir dönem yaşıyoruz. Bu
durum ilişkilerde gerginlik, huzursuzluk yaratabiliyor. Oysaki ne kadar dengede
ve huzurlu olursak, bağışıklık sistemimiz de o kadar iyi çalışıyor. Bu dönemde
bol bol müzik dinlemek sakin kalmamıza yardımcı olabilir.” dedi.
Tüm dünyada etkisini sürdüren koronavirüs salgını,
insanların psikolojilerini de olumsuz yönde etkiledi.Evlere kapanılan bu
dönemde aile içi gerginlikleri azaltmak için doğru iletişimin önemini
vurgulayan İstanbul Kültür Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Önder
Kavakçı, müziğin sakinleştirici etkisinden de faydalanılabileceğini belirtti.
Pandemi döneminde bolca müzik dinlemenin yararlı olacağını ifade eden Prof. Dr.
Kavakçı, “Her türlü müziği dinleyebilirsiniz. Çok duygusal, hüzünlü müziklerin
bile yatıştırıcı özellikleri kanıtlandı. Mümkünse dans ederek de
rahatlayabilirsiniz” dedi.
HEM RUHSAL HEM
FİZİKSEL PROBLEMLER GÖZLEMLENEBİLİR
Şu dönemde hazırlıklı olunmayan bir tehlikeyle karşı karşıya
olduğumuzu beliren Prof. Dr. Kavakçı, “İnsanlar kendilerini tehlikede
hissettiğinde yüksek kaygı, sürekli tetikte kalma, öfkeyi kontrol edememe,
kaçınma gibi durumlarla karşı karşıya kalabiliyor. Bunun dışında fiziksel
olarak da uyku, nefes problemleri, mide sıkıntıları, göğüs ve kaslarda ağrılar
yaşayabiliyor. Ruhsal problemler, kaygılar, endişeler, insanların ilişkilerini
de bozuyor. Maalesef tehdit ve tehlike algısının çok yükseldiği bir dönem
yaşıyoruz.” dedi.
VİRÜSE YAKALANMA
İHTİMALİ KAYGIYI ARTTIRIYOR
İnsanların kısa süreli tehlikelerle baş etmeye hazır bir
yapısı olduğunu işaret eden Prof. Dr. Kavakçı, “Tehlikeden kaçıp
kurtulduğumuzda rahatlarız. Ancak özellikle yakın tehdit altında olan,
hastanelerde çalışan insanlarda kaygıdan çok korku duygusu var. Her an virüse
yakalanma ihtimali ise kaygıyı arttırıyor. Bu durum kişiden kişiye, evden eve
değişiyor. Şu anda kaçmanın zor olduğu, uzun süren bir tehditle karşı
karşıyayız. Bu durum, yorgunluk ve bunun gibi bedensel hastalıklara; uzaması
halinde ise çaresizlik, depresyon, tükenmişlik gibi ruhsal sorunlara neden
olabilir.” diye konuştu.
DENGELİ YAŞAM
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ OLUMLU ETKİLER
İnsanların evlerine kapanmalarıyla ilişkilerde gerginlikler
yaşanabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Kavakçı, “Tehdit ve tehlike algısının çok
yükseldiği bir dönem yaşıyoruz. Belli yaşın üstündekiler ve altındakiler
sürekli evde. Bu durum ilişkilerde gerginlik, huzursuzluk yaratan bir ortama
sebep olabiliyor. Oysaki ne kadar dengede ve huzurlu olursak, bağışıklık
sistemimiz de o kadar iyi çalışıyor. Dengemiz ne kadar bozulursa bağışıklık
sistemi de sıkıntıya giriyor. Kendimizi, çocuklarımızı, partnerimizi yatıştırmak
çok önemli. Çünkü bu durum çok kısa sürede atlatılacak gibi görünmüyor ve
birdenbire eski yaşantımıza da dönemeyeceğiz. O nedenle uzun sürmesi muhtemel
olan bu dönemde ortaya çıkabilecek yorgunluk, öfke ve gerginlik ortamından
olabildiğince kurtulup kendimize iyi bakmamız gerekiyor.” ifadelerinde bulundu.
GÜNE EGZERSİZLE
BAŞLAMAK BEDENİ SORUNLARA KARŞI GÜÇLÜ KILIYOR
Sabah uyanıldığında yapılan egzersizlerin ruhu da
beslediğine dikkat çeken Prof. Dr. Kavakçı,
“Beden hareket ettiğinde, sorunla başa çıktığını düşünüyor. Pasif
kaldığında ise yenilgi hissi oluyor ve bırakmalar yaşanıyor. Güne aktivite ve
sporla başladığınız zaman daha güçlü bir şeyle savaşıyormuş ve yeniyormuşsunuz
hissi oluşuyor. Bu nedenle bedeni, evimizde de çalıştırmalıyız. Tüm günümüzü
televizyon karşısında dizi seyredersek geçirmemeliyiz” dedi.
ONLİNE İLETİŞİMİ
ARTTIRMALIYIZ
İnsanların zor durumlarda birbirine yaklaşma, temas etme,
sığınma ve iletişim kurma isteğinin arttığını belirten Prof. Dr. Kavakçı, “Bu
süreçte tensel temas mümkün olmadığı için bunun yerini online iletişimin
aldığını görüyoruz. Tek başına izole olmak çok zor bir şey. Tensel teması
yapamıyorsak, online yapacağız. İletişime ihtiyaç duyan varlıklarız. Tek başına
yaşayabilen canlılar değiliz ve iletişime, ilişkiye ihtiyacımız var. Bunu da
internet ve telefon üzerinden sağlamaya çalışmalıyız. Çok az aradığımız
dostlara bile bu dönemde ulaşmak çok önemli. Denge ve samimiyeti, sevgiyi,
şefkati paylaşarak iletişim kurmalıyız. Bunun dışında çocuğunuza ve
partnerinize karşı şefkati arttırmakta da fayda var.” diye konuştu.
ÇOCUKLAR İÇİN OYUNU
ÖN PLANA ÇIKARIN
Evde kalınan süreçte çocuklarıyla bir arada olan ebeveynler
için de önerilerde bulunan Prof. Dr. Kavakçı, “Çocuklarla birlikteysek oyunu ön
plana çıkarmak gerekiyor. Oyunun hem erişkinler hem de çocuklar için
yatıştırıcı özelliği var. Bu dönemde kutu oyunları, hareketli oyunlar tercih
edilebilir. Çocukların sevebileceği kitaplar okunabilir” dedi. İçinde bulunulan
dönemde ailece dayanışmanın daha fazla ön planda tutulması gerektiğinin altını
çizen Prof. Dr. Kavakçı, “Önemli olan bilginin keyifli olduğunu çocuklara
vermek. Üzerimizde zaten bir tehdit var. Bu süreçte gerilmek yerine bu durumu
eğlenceye çevirmek önemli. Eksik olduğumuzu düşündüğümüz yönlerin üzerine gidip
peşine düşmek, içinde bulunduğumuz durumdan daha güçlü çıkmamıza yardımcı
olabilir.” diye konuştu.