Hoşgeldiniz  

ORHAN VELİ’Yİ KİM ÖLDÜRDÜ?

admin | 17 Nisan 2014 | Eğitim, Genel, İstanbul, Kültür & Sanat, Manşet, Özel Haber, Röportajlar A- A+

orhan veli_ferhat ozenOrhan Veli Kanık’ın kız kardeşi, 90 yaşındaki  Füruzan Yolyapan Hanım Efendi iki ay önce bizi kırmamış ve kendisiyle evinde bir görüşme yapmıştık.   Uzun söyleşimizde abisinin ölümüyle ilgili belleğinde kalanları, gözleri dolarak ve ağlamaklı olarak şöyle  anlatıyordu, BEDES Başkanı Gülay Demirel’le bana,  Şişli’deki  evinde.

Ferhat Özen/itvhaber.com

“…..lisesinde öğretmendim. Dediler ki seni Sabahattin Eyuboğlu çağırıyor. Dersten sonra giderim, dedim. Yok, hemen gitmen gerekiyor, önemliymiş, dediler.  Gittim. Sabahattin Eyuboğlu üzgün görünüyordu.  Aileniz, radyodan duymadan önce, senin öğrenmeni, uygun bir dille de  ailene önce yine senin açıklamanın uygun olacağını düşündüm, dedi. Neyi açıklamamı, neden söz ediyorsunuz, abime bir şey mi oldu, dedim.  Orhan’ı sabaha karşı kaybettik, der demez başım dönmeye başladı. Eyuboğlu metin olmamı, vb şeyler söyledi.”

orhan veli_ ferhet ozen _1

  “Eve geldiğimde, gazeteciler evden çıkıyordu. Annem, bunlar neden gelip gidiyorlar, Orhan’a ne olmuş ki diye soruyor. Olur mu hiç öyle şey!  Baş sağlığı ne demek diye söylenmeye başladı. Yok öyle şey, deli mi bunlar. Kalkın oynayalım, dedi, oynamaya başladı. Annem aklını yitirmişti. Orhan’ı yitirdiğini kabul edemiyordu.”

Edebiyatımızın  en büyük şairlerinden, şiiri sokağa çıkaran şair olarak kabul edilen  Orhan Veli’nin,  alkol komasından öldüğü bilgisine ben kuşkuyla yaklaşanlardanım.  Görüşmede bu nedenle kız kardeşinin bu konuda ne bildiğini ve ne düşündüğünü öğrenmek istiyorum.

Görüyorum ki  o da bilinenden farklı bir şey söylemiyor.   “Ölümünden 4 gün önce Ankara’da belediyenin kazdığı bir çukura düştüğünü biliyoruz,   ölümünün bununla bir ilgisi olamaz mı?” diye soruyorum.  “Yok…” diyor.  “Doktorlar  alkol koması dediler ve ona göre  bir tedavi uyguladılar.”   “Ne uyguladılar?”  diye soruyorum. “Sıcak banyo yaptırdılar” diyor.  “Alkollü bir  kişiye sıcak banyo tedavisi doğru bir uygulama mı diye  Gülay Hanım’a bakarak, ortaya soruyorum.  Halim Şefik’in (Orhan Veli’nin Beykoz’dan arkadaşı)  Otopsi şiiri aklıma geliyor.  Füruzan Hanımın da ezbere bildiği bu şiir şöyle:

“Morgda açılınca kafatası
Doktor beyler beyin gördüler
İndirince ten kafesine neşteri
Doktor beyler yürek gördüler
Yürekte ne gördüler dersiniz
Yürekte memleket gördüler
Dünya gördüler
Bir de dost gördüler
Ama bu işte doktor beyler
Doğrusu geç kaldılar.  Çok geç kaldılar
”  (Otopsi- Orhan Veli’ye ağıt-Halim  Şefik

Bu şiire gönderme yaparak, “Doktor Beyler  bu işte çok yanılmış olmasınlar…” diyorum. “Elimizde kanıt olmadan bir şey söyleyemeyiz” diyor, Füruzan Hanım.  Onun bilime saygısı övgüye değer.   Ancak yine bilimsel bir kuşkuculukla, “Ankara’da düştüğü zaman  başını çarpmış olabileceği hiç düşünülmedi mi acaba?”  diye sesli düşünerek soruyorum. “Bu konuşuldu mu hiç ailede?”  diyorum.

      “Yok hayır”, diyerek, kesin  bir dille yanıtlarken şu bilgiyi veriyor : “Abim Ankara’dan  geldiği günün ertesi,   o gece nasıl düştüğünü bize anlattı.  Pantolonun  paçasını kıvırıp çekerek, dizindeki sıyrıkları gösterdi. O da önemsemedi bunu.”

orhan veli _ ferhet ozen_

Burada  Füruzan Yolyapan’ın, o düşme sırasında,  abisinin başını çarptığını   bilmediği anlaşılıyor. (İhtimal doktorların da bu düşme olayını dikkate almadığı…) Çünkü  edebiyat tarihi yazıcılarımızdan kimine  göre, düşme sırasında  başını da çarpmıştı.  Orhan Veli konusunda önemli bir çalışması (monografisi)   bulunan Bilge Ercilesun,  bu olayı şöyle anlatıyor:  “10 Kasım’da 1950 gecesi, birkaç günlüğüne geldiği  Ankara’da bir kaza geçirdi. Karanlık bir sokakta yürürken Belediye’nin  kazdığı bir çukura düştü ve başından yaralandı. İki gün sonra İstanbul’a geldi. Ağrı ve sızılarından şikayet ediyordu. 14 Kasım Salı günü, bir arkadaşının evinde öğle yemeği yerken  fenalık geçirdi ve  hastaneye kaldırıldı. Alkol zehirlenmesi teşhisi  kondu ve tedavi edildi. Halbuki düşme dolayısıyla beynindeki damarlardan biri çatlamış ve beyin kanaması  olmuştu. Saat 20’de komaya giren Orhan Veli, bütün gayretlere rağmen kurtarılamayarak, 14 Kasım Salı  gecesi,  saat 23.20’de Cerrahpaşa Hastanesi’nde vefat etti. “ ( Bilge Ercilesun, Hayatı, Sanatı ve Eserlerinden Seçmeler, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, Bilim ve Kültür Eserleri Dizisi, 259 safa,1994, Ankara)

 

 

      Füruzan Yolyapan’ın görüşmede bize, ailede kalp rahatsızlığı olduğunu ve bu nedenle zaten  ailede uzun yaşayan olmadığını, kendisinin uzun yaşamasının da tıbbın ilerlemesinden kaynaklandığını söylemesinin,  onun ilerleyen yaşında, ağır yaralı algı dünyasına ait sorunlu bir  değerlendirme  olduğunu düşünüyorum.

       Orhan Veli’nin 64 yıldır sorgulanmayan ölümündeki ‘gariplik’  zaten burada başlıyor bence. Orhan Veli’nin alkolden öldüğünün,  bir bilgiden öte bir inanç olması, birilerinin işine gelip hoşuna mı gidiyor diye, sorgulamaya devam ediyorum. Alman şair  Lasse SÖDERBERG’ in,  onun ölümünden sonra yazdığı, Orhan Veli’yi Düşünüyorum, adlı şiirinde dile getirdiği gibi, ‘ihmalin uyuşukluğu’ndan kurtulmak istiyorum.

       ORHAN VELİ’Yİ DÜŞÜNÜYORUM

 Yurdumda kar  meydanlarda ölür

  Ve ihmalin uyuşukluğu kaplar içimi.

   ……………………………………….

Her gece  bir gündüzün içine akar,

Her mahzun pencere bir çığlık fırlatır

Kapanırken karanlığın göğsüne.

An olur upuzak ülkeler özlenir

An olur zamanın anaforu şehvetle içilir.

 Ama bugün seni düşünüyorum, ey hayatın katlettiği şair!

Ey neşesi kuzey manzaralarım arasında esen Orhan Veli

………………………………………………………………..

(Orhan Veli’yi Düşünüyorum, Lasse SÖDERBERG)

 

             (Nitekim benim gibi  onun ölüm nedenine kuşkuyla bakan bir  meraklı (!) daha  olduğunu, ölüm raporunu bulup  ortaya çıkarmaya çalıştığını,  Orhan Veli konusunda  bir başka araştırması  olan,  Kanıksadığım Biri  Orhan Veli  çalışmasının yazarı, Yapı Kredi Yayınları’nın  da  Orhan Veli danışmanı  M. Şeref  Özsoy’  dan öğreniyorum.)

Ölümünden 64 yıl sonra  bu neden önemlidir diye soran çıkar mı, çıkar.

Bu ülkede  uyuşuk, mistik ihmalden  ne değerler yitiriyoruz, ne değerler!.. Onun ölümünden, yaşayanlara  bir ders çıkarmadan, üzerinden kaç yıl geçerse geçsin,  benim gibi bu  dersi soracak  işgüzarlar(!) hep çıkacak.

       Hatta başka biri de Orhan Veli’den sonra, 64 yılda kaç kişi belediye çukuruna düşerek öldü diye  bir araştırma yaparsa,  Orhan Veli’nin başına gelen belediye ihmallerinin önüne   neden geçemediğimiz, bu arada benim de Orhan Veli’nin ölümündeki ‘garipliğe’ neden  ısrarla dikkat çekmeye çalıştığım anlaşılabilir.

 

Yorumunuz
Konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

© 2020 Haberin Aslı Tüm Hakları Saklıdır ~ İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.