İBB Başkanı Ekrem
İmamoğlu, hafife alınmaması gereken çok bulaşıcı bir salgınla karşı karşıya
olunduğunu, izole ortamının birkaç ay sürebileceğini söyledi.
İMAMOĞLU’NDAN ÇARPICI
KORONAVİRÜS SALGINI UYARISI: TEHLİKEYİ HAFİFE ALIYORUZ. TÜMÜYLE SOKAĞA ÇIKMA
YASAĞI GELEBİLİR”
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, özel bir TV kanalında yayınlanan
canlı yayınlanan programa katılarak, dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan
koronavirüs salgınıyla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Yaşanan sürecin
yalnızca 65 yaş üstü vatandaşlarımızın izolasyonu olarak algılanmasının yanlış
olduğunu vurgulayan İmamoğlu, İstanbul’da ve Türkiye’nin farklı yerlerinde
yaşanan “Evde kal ihlallerine” dikkat çekti. İmamoğlu, “Tümüyle bunlar aslında
ne kadar hafife aldığımızın göstergesi. Net olarak söyleyeyim: Nasıl ki 65 yaş
üstüne sokağa çıkma yasağı getirildi, bu, tümüne getirilmeyecek anlamına
gelmiyor. Dünyada bu yapıldı. Mecbur kalınırsa; -ki bütün verileri bana göre
var- bu uygulamaya bile ülkemizin, devletimizin gideceği ortada. Sürece bu
ciddiyetle hepimizin bakması lazım. Sabretmek zorundayız. Günler gösteriyor ki,
birkaç ay bu izole ortam sürebilir. Ömrümüzden birkaç ayı sürece adamamız,
toplum sağlığı açısından, yarınlarımız açısından çok kıymetli. Bakanlık, sağlık
çalışanları… Herkes büyük fedakarlıkla sürece katkı sunma çabasında. Ama işin
başı, 83 milyon vatandaşımız ya da 16 milyon İstanbullu. Bunu çözecek olan
onlar…” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu,
Çağla Şikel’in sunduğu ve FOX TV’de yayınlanan “Çağla ile Yeni Bir Gün”
programına, Saraçhane’deki makam odasından katıldı. İmamoğlu, canlı yayınlanan
programda, Şikel’in koronovirüs salgını ile sorularına çarpıcı yanıtlar verdi.
“İnşallah hep birlikte iyi olacağız” diyen İmamoğlu’na sorulan bazı sorular ve
İBB Başkanı’nın verdiği yanıtlar özetle şunlar oldu:
“ÇOK BULAŞICI BİR
VİRÜSLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
65 yaş üstünün sokağa çıkma yasağına vatandaşımızın tepkisi
nasıl oldu? Ne kadar uyuluyor sizce?
– Bize gelen bilgi oldukça yüksek. Uyum konusunda bir sorun
yok. Yalnız, burada benim özellikle altını çimek isteyeceğim bir husus var.
Birkaç görüntü gördüm, dün ve bu sabah. 65 yaş üstü deyince, sanki bir tek
hastalık onlara bulaşmış ve toplumsal bir tepkiye, -benzetmek gibi olmasın da
eski tabirle ‘vebalı gibi’ davranışa- maruz kalan yaşlı vatandaşlarımız var
ülkemizin farklı noktalarında. Bu, hiç doğru değil. 65 yaş üstünü korumak adına
böyle bir karar alındı. Tamam. Bunu saygıyla karşılıyoruz; ama diğer
vatandaşlarımızın bir serbestliği varmış gibi ya da diğer vatandaşlarımızın hiç
riski yokmuş gibi tavır almaları, davranışta bulunmaları hiç doğru değil. Ama
bir uyum var. Vatandaşlarımız evlerinde. Bizim ve birçok kurumumuzun buna dönük
hizmetleri söz konusu. Özellikle yaşlı vatandaşlarımıza hizmetlerimiz söz
konusu. Ama bütün vatandaşlarımızın, ‘Evde kal’ çağrısına uymaları gerekmekte.
Zira bu süreç, gerçekten ama gerçekten çok riskli bir süreç. Çok bulaşıcı bir
virüsle, hastalıkla karşı karşıyayız. Dolayısıyla, herkesin maksimum ilgi ve
dikkat göstermesi gerekiyor.
“GEÇ KALIYORUZ”
UYARISI
Bu işin ciddiyetini ne zaman anlamamız gerekiyor?
– Geç bile kalıyoruz
aslında. Çünkü dünyadaki etkisini görüyoruz. Dünyadaki ulusların, ülkelerin bu
sürece dair çok tedbirli davrandığını, şehirlerin bomboş kaldığını
görebiliyoruz. Dün birkaç manzara yine bana ulaştı. İnsanların, özellikle
gençlerin maç yaptığı, spor yaptığı şeklinde… Tümüyle bunlar aslında ne kadar
hafife aldığımızın göstergesi. Net olarak söyleyeyim: Nasıl ki 65 yaş üstüne
sokağa çıkma yasağı getirildi, bu, tümüne getirilmeyecek anlamına gelmiyor. Dünyada
bu yapıldı. Mecbur kalınırsa; -ki bütün verileri bana göre var- bu uygulamaya
bile ülkemizin, devletimizin gideceği ortada. Sürece bu ciddiyetle hepimizin
bakması lazım. Bu konu, Ekrem İmamoğlu, Çağla Şikel konusu değil; bu konu
milletçe hepimizin içselleştirmesi gereken bir konu. Zira bu sorunu bir ilçe
belediyesi, Büyükşehir Belediyesi ya da hükümetimiz, Bakan’ımız çözemez. Bu
konuyu milletçe çözmemiz lazım. Tüm kurumlarıyla, tüm paydaşlarıyla sürece olan
hassasiyetimizi göstermeliyiz. Krizin farkına varmak, birinci husus. Bu
farkındalığı büyütmek, bilgi sahibi yapmak, ikinci bölümü. Ama sonrasında
mutlak bir dayanışma gerekiyor. Bu dayanışmayı sağlama adına da koordineli
çalışmaya önem veriyoruz. Dayanışma kavramı, sadece ulusal değil, uluslararası dayanışmaya
dönüşmüş şekilde her ülkenin birbirine katkı sunmaya çalıştığı. Aklın ve
bilimin yeterli olduğu bütün hususları herkes birbiriyle paylaşmak durumunda.
Böyle bir aşamayı biz İstanbul’a entegre ederek, kendi çabamızı en maksimum
düzeyde ortaya koyacağız. Gün içinde, belki görmüyoruz ama İBB’de on binlerce
çalışanımız İstanbul’a hizmet ediyor.
“BU KONU, BÜTÜNÜMÜZÜ
İLGİLENDİRİYOR”
Tek başına yaşayan yaşlı vatandaşlarımız alışverişlerini
nasıl yapacaklar?
– İnternete
bağlanamayan insanlar var. Bu insanlarımız, çağrı merkezimize başvurmaları
halinde onlara destek olabileceğimizi ifade ettik. 60 yaş üstü ciddi sayıda
insanımız var; 1 milyon 600 bin civarında. Biz, elimizden gelen desteği, bu
çağrı hattımız üstünden vereceğiz. Bunun için, her türlü önlemini almış, bu
sürece katkı sunacak bir ekibi hazırlıyoruz. Ama bunun ötesinde esas dayanışma,
vatandaşlarımızın kendi arasında olmalı. Bu kadar büyük bir sayıyı, toplumsal
olarak bizim çözümlememiz gerekiyor. Her insan, kendi apartmanındaki yakın komşularında,
bu tarz yalnız yaşayan yaşlılara mutlak göz kulak olması gerektiğini,
tedbirlerini katkı sunmaları gerektiğini, hal-hatır sorması gerektiğini
özellikle belirttik. Herkes de kendi büyüğüne mutlaka gözü gibi baksın. Yine
tekrar edelim. Olayı böyle 65 yaş üstü kitleye mal eder gibi konuşuyorum sanki
ama; hayır. Bu konu, bütünümüzü ilgilendiriyor.
İTALYAN BELEDİYE
BAŞKANI’NIN “İSYAN VİDEOSU”NU İZLEDİ
İmamoğlu’na, sosyal medyada gündem olan İtalya’nın Sicilya
Adası’ndaki Delia kasabasının Belediye Başkanı Gianfilippo Bancheri’nin “isyan
videosu”nu izleten Şikel, “Piknik yerleri ve mesire yerleri de yasaklandı diye
biliyorum…” hatırlatmasında bulundu.
– Ne yazık ki
insanlar, havalar da iyi olunca, pikniğe dönük meraklarını gösterdi. Bu,
kaldırılabilir bir şey değil. Görüntüleri görünce, o gün yine sosyal medya
üzerinden yayın yapmak zorunda kaldım. Çok ilginç bir şey söyleyeyim. Çin’in
İstanbul Başkonsolosu’nun evi Belgrad Ormanı’na yakın bir yerde. Telefon
konuşmamızda isyanla bana, ‘Ya arkadaş nasıl anlamaz insanlar? Nasıl parka
çıkarlar? Şu anda araba çekecek yer yok Belgrad Ormanları civarında” dedi. Bu,
çok ürkütücü bir şey. İşte böyle anlarda insanın nefesi kesiliyor, her şeyi
söyleyebiliyor. Başkan’ın duygularını uzaktan hissedebiliyorum. Keyfin,
alışverişin, bunların zamanı değil.
“BU İZOLE ORTAM
BİRKAÇ AY SÜREBİLİR”
Ailelerin en çok
merak ettiği soru, “Çocuklarımızla parka çıkıp, iki nefes alabilir miyiz”
sorusu. Parklar, bahçeler ne kadar riskli?
– Bütün
belediyelerimiz ve biz, gerçekten çok üst seviyede, titizlikle çalışıyoruz.
Görüyorum. Takip de ediyorum. Par alanlarına çıkmak ve yoğunlaşmak, zaten büyük
bir risk. Bizim oraları dezenfekte etmemiz yetmiyor. Uzman kişiler de söylüyor;
bunlar temasla işleyen süreçler. Dolayısıyla bu tür alanlara yoğunlaşılmasını
istemiyoruz. Okul çağındaki çocukların sorumlulukları devam ediyor. Mümkün
olduğu kadar sosyal alanları, insanlarla temas kurma adına asla kullanmayın.
Sabretmek zorundayız. Günler gösteriyor ki, birkaç ay bu izole ortam sürebilir.
Ömrümüzden birkaç ayı sürece adamamız, toplum sağlığı açısından, yarınlarımız
açısından çok kıymetli. Biz, bir vatandaşımızın bile kaybına üzülüyoruz. Dün itibariyle
30’a çıktı. Allah rahmet eylesin. Umarım bu sayı büyümesin. Bakanlık, sağlık
çalışanları… Herkes büyük fedakarlıkla sürece katkı sunma çabasında. Ama işin
başı, 83 milyon vatandaşımız ya da 16 milyon İstanbullu. Bunu çözecek olan
onlar.