TBMM’de konuşan CHP İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi, müftülere nikah yetkisinin, “Müftü evlendirebiliyorsa, neden boşamasın?”demenin ilk adımı olarak görüldüğünü söyledi.
Recep Kenan/itvhaber.com
TBMM Genel Kurulunda söz alam CHP İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi, Ataşehir’de yumruklanan kadın ile Maltepe’de tekme tokat dövülen şortlu kızın uğradığı şiddet arasında bir fark görediklerini, müftülere nikah yetkisinin ise, “Müftü evlendirebiliyorsa, neden boşamasın?”demenin ilk adımı olarak görüldüğünü söyledi.
TBMM Genel Kurulunda söz alarak Müftülere Nikah yetkisi ve kadına şiddet konularını gündeme taşıyan CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Gamze Akkuş İlgezdi, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
BİZ KADINLAR, ŞİDDETİN KURBANI OLUYORUZ
Ankara Gar Meydanındaki terör saldırısında hayatını kaybedenleri anarak ve adalet beklediklerini dile getirerek konuşmasına başlaya CHP İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi, TBMM Genel Kurulunda kadına yönelik kurumsallaşan şiddete dikkat çekmek istediğini ifade ederek, “Toplumun her kesiminden kuşatılan, fiziksel ve duygusal şiddetin mağduru olan, istismara uğrayan 100 binlerce kadın var. Hikayeleri, kültürleri, dilleri, giyimleri farklı, sonları aynı olan kadınların varlıklarını ölüm rakamlarına dönüşünce fark ediyoruz. Biz kadınlar, bu hayatta biz de varız dedikçe, şiddetin kurbanı oluyoruz.
“GEÇMİŞ OLSUN” DEMEKLE GEÇMİYOR İŞTE…
Benim seçim bölgemde bir erkek terörü yaşandı. Kadınların ötekileştirilmediği, huzur içinde yaşadığı Ataşehir’de başı örtülü bir kadın, “canı öyle isteyen” bir erkek tarafından sokakta yürüdüğü için darp edildi. Öncelikle buradan kendisine ‘geçmiş olsun’ dileklerimi iletiyorum. Ama ne yazık ki geçmiyor işte… Bu saldırı Türkiye’nin her tarafında hemen hemen her gün gerçekleşen onlarca saldırılardan yalnızca bir tanesi. Biliyor musunuz, son dokuz ayda öldürülen kadın sayısı 285’e ulaştı. Yani, kadınlarımızı koruyamadık. Günde ki kadın cinayetinin yaşandığı bu ülkede aldığımız nefesi bize haram etmeye çalışan erkek şiddetine karşı yaşam hakkımızı savunuyoruz.
KADINIZ, HAKLIYIZ VE KAZANACAĞIZ!
Δημοσιεύτηκε από Gamze Akkuş İlgezdi στις Τρίτη, 10 Οκτωβρίου 2017
ATAŞEHİR’DE YUMRUKLANAN KADINLA MALTEPE’DE ŞORTLU KIZA ŞİDDET ARASINDA FARK YOK
Bizler, Ataşehir’de yumruklanan kadın ile Maltepe’de tekme tokat dövülen şortlu kızın uğradığı şiddet arasında bir fark görmüyoruz. Çünkü öznesi kadın, yüklemi şiddet olan bir anlayışla mücadele ediyoruz. Bizler kadınların kimlikleri, kıyafetleri ve inançları üzerinden ötekileştirilmesini istemiyoruz.
KADINA ŞİDDETİN İYİSİ KÖTÜSÜ YOK
Çünkü biliyoruz ki; şiddetin doğusu batısı, köylüsü kentlisi ve okumuşu okumamışı yoktur. Kadına şiddetin iyisi kötüsü yok. Kadına yönelik şiddeti virüs gibi topluma yayan bataklığı kurutamazsak; cinayetlerin, şiddetin, ayrımcılığın, istismarın önüne geçemeyiz.
Biz böyle diliyoruz, istiyoruz ama iktidarın dünyası ile sokağın gerçeğinin bir birine uymadığını hep birlikte görüyoruz.
KADINLARIMIZI NİKAH ÜZERİNDEN AYRIŞTIRMAK, YENİ CİNAYETLERE DAVETİYEDİR
Değerli vekiller bu günlerde bir düzenleme getiriliyor; müftü nikahlarına… Uyarıyoruz, bu topraklar ötekileştirilen kadınların hikayeleri ile doluyken böyle bir yetki yeni ötekiler yaratır ancak. Toplumsal baskıyı artırır. Şiddetle mücadele etmek yerine kadınlarımızı bir de nikah üzerinden ayrıştırmaya çalışmak, vicdana ve akla ihanettir. Yeni cinayetlere davetiyedir.
BÖYLESİ BİR YETKİ ANAYASANIN ÇOK YÖNLÜ İHLALİDİR
Öte taraftan, unutulmasın ki; Müftülük dini bir makamdır. Bu makama verilecek böylesi bir yetki Anayasanın çok yönlü ihlalidir. Bu yetki; “Müftü evlendirebiliyorsa, neden boşamasın?”demenin de ilk adımıdır. Medeni kanunu açıkça yok saymaktır.
“NİKAH MEMURLARI MÜFTÜLÜK YAPABİLİYOR MU, MÜFTÜLER NİKAH KIYSIN”
Kadın örgütleri günlerdir sokakta, görüyoruz. “Nikah memurları Müftülük yapabiliyor mu ki, Müftüler nikah kıysın” diye itiraz ediyorlar. Bir Müftünün yılda ortalama 300 bin nikah kıyamayacağını bildikleri için, yetkinin imamlara devredileceğini görüyorlar. Yasayla, imam nikahının resmileşerek çok eşliliğin kurumsallaşacağına, kuma ve berdelin yasallaşacağına inanıyorlar. Bütün bunları görmezden gelemeyiz.
BU DÜZENLEMEYE “HAYIR” DİYECEĞİNİZE İNANIYORUM
Bu tasarı aynı zamanda çocuklarımızın geleceği için de bir tehdit. Doğum bildirimleri sözlü beyana bağlamak, istismarın en acı yüzü olan çocuk yaştaki evliliklerin yasallaşması demektir. Cinsel istismarın üzerini örterek yavrularımızı çaresiz, savunmasız bırakmaktır. Ben bir anne olarak, böylesine kahreden bir düzenlemeyi içime sindiremiyorum. Sizlerin de bu düzenlemeye “Hayır” diyeceğinize inanıyorum.
“SUSMAYACAĞIZ, MÜCADELE EDECEĞİZ”, “KADINIZ VE HAKLIYIZ”
Bu yasa bu şekliyle kadınlarımızı şiddet karşısında güçsüzleştirir. Erkeklere “Boş Ol” deme hakkı vererek; “Müftü huzurunda evlendim, mahkeme önünde hesap vermem” dedirtir. Bizler tıpkı çocuk istismarında olduğu gibi bu yasaya da hayır diyoruz. Unutmayalım ki, orta çağ karanlığında Bektaşı Veli; “Erkek dişi sorulmaz muhabbetin dilinde, Hakkın yarattığı her şey yerli yerinde. Bizi nazarımızda kadın erkek farkı yok, noksanlık, eksiklik senin gözlerinde” demiştir. İşte bu yüzden bizler de; “Varmadan sekizine, Gelin olmasın Ünzileler. Susmayacağız, mücadele edeceğiz” diyoruz. Çünkü kadınız ve haklıyız.