İstanbul’da 14 – 15 Kasım günlerinde Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen Bülent Arınç ve Nabi Avcı’nın katıldığı, 1. Türkiye Çocuk ve Medya Kongresi sona erdi.
Recep Kenan/itvhaber.com
Çocukların medyanın olumsuz etkilerinden korunması ve olumlu etkilerinden yararlanmasına yönelik düzenlenen 116 çocuk ve 395 yetişkin delege ile 2 bin 500’e yakın katılımın olduğu, Okuma Araştırmacısı Ferhat Özen’nin de takip ettiği 1. Türkiye Çocuk ve Medya Kongresi kapanış konuşması ile sona erdi.
Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM), Çocuk Vakfı ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirilen, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın da katıldığı 1. Türkiye Çocuk ve Medya Kongresi’ni izleyen Okuma Araştırmacısı Ferhat Özen kongreyi değerlendirdi.
OKUMA ARAŞTIRMACISI FERHAT ÖZEN:
“1. ÇOCUK VE MEDYA KONGRESİ, TÜRKİYE İÇİN ZİYAN EDİLEMEYECEK KADAR BÜYÜK BİR ŞANSTIR”
1. Türkiye Çocuk ve Medya Kongresi’ni izleyen Okuma Araştırmacısı Ferhat Özen, “Kongrenin kapanış bildirisinde, ‘öncelikle temel okur yazarlık eğitimi süreçlerinin başlatılması gerekliliği’nin, hem de 1. madde olarak vurgulanması, son derece doğru ve yerinde bir karar olmuştur” dedi. “Çünkü bir çağ hastalığı olan ekran bağımlılığıyla baş etmede tek başına medya okur yazarlığı etkili olamazdı” diyen Özen, bu yargısını şöyle açıkladı: “Görsel malzemenin, yazılı metinlerin yerini tutamayacağı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Okuma yazma becerisi basamağından sonra (7yaş üstü), resimle yapılan görsel anlatım, düş gücünü besleyici hiçbir katkı yapmazken, yazılı bir metnin beyinde çözümlenmesi sırasında sayısız beyin hücresi çalışmaya başlar ve okuduklarımızla ilgili beynimizin kendi ekranında görüntüler oluşur. Dış bir ekrandan ya da ortamdan ışık yoluyla göze yansıyan hazır bir görüntü, gözde başlayıp gözde biten bir görme olayıyla sonuçlanırken, yazılı metnin (seslerin resimleri olan harf dediğimiz şifrelerin) çözümlenmesi olan ‘okuma’ süreci ise, gözde başlayarak, sayısız beyin hücresinin çalışması sonucu beynin kendi ekranında görüntü oluşmasıyla sonuçlanır. Örneğin, ‘kuş’ der demez beynimizin ekranında bir soyutlama olarak ‘kuş’u görürüz. Karmaşık gibi görünse de aklın yollarından geçmeyi gerektiren bu süreç(1), düş gücümüzün gelişmesini besleyen bir süreç olduğu için çok değerlidir. “
Özen açıklamasında şu bilgilere yer verdi:
“Medya okur yazarlığı, okul (kitap) medya rekabetinde genellikle medyayı öncelemektedir. Bir kanala karşı başka bir kanalı önermek gibi… “Görsel medyalar da iyidir; ama örneğin, şu şu saatlerde şu kadar süreyle şu şu izlenceleri izlersen” demekte, bir kanalın seçeneği yine başka bir kanal olmaktadır. Kişiyi, kültürel beslenmesi için kitaplara ( ve ama doğru kitaplara) yönlendirmedikçe, medya okur yazarlığı yukarıdaki açıklamalar bağlamında, çok işlevsel olamamaktadır.
Medya okur yazarlığının temel okur yazarlık eğitimi süreçleriyle birlikte götürülecek olması, bu nedenle çok olumludur. Kongrenin ilk günü konuşmacılardan birinin AB kararları bağlamında aktardığı ve bir karikatür üzerinden dile getirdiği kaygı ( Ya bu kararları bizden uygulamamızı da isterlerse) boş bir kaygı değil. Bu kararların uygulanmasını, Okuyan Toplum Projesi olarak, yalnızca beklemeyeceğimizi, nerede ne zaman istenirse destek vereceğimizi belirteyim. Ülkemizin aydınlık geleceği için çok önemsediğimiz bu kararların yaşama geçmesi için, kongre yürütmesinin hizmetinde olacağız. 200 okulda, çok büyük ilgi gören ve şaşırtıcı geri dönütler aldığımız, öğrencileri ‘Okumaya Güdüleme Programı’ ve ‘Okumayı Sevdirmeye Giriş Atölyeleri’, ‘Ekran Bağımlılığıyla Baş Etme, Kitapla Barışma Söyleşileri’ yanında, ‘Okuyan Park’ , ‘Alışveriş Listelerinde Kitaplara da Yer Var’, ‘Okuyan Anne Babanın Okuyan Çocuğu Olur, Okullarda Okuma Alışkanlığı Nasıl Kazandırılır (Okuma Aşısı) seminerleriyle bir çerçeve proje olan Okuyan Toplum Projesi, on yıllık birikimiyle, problemin değil çözümün parçası ve taşın altındaki eldir.
Salonda görüşebildiğim akademisyen delegelerle de paylaştığım gibi, Prof. Dr. Mustafa Ruhi Şirin’in büyük bir takım ve imece ruhuyla gerçekleştirdiği bu 1. Çocuk ve Medya Kongresi ziyan edilmeyecek kadar Türkiye için büyük bir şanstır. Çünkü Prof. Dr. Gündüz Atalık’ın dediği gibi, “Türkiye’nin yaşadığı güncel bunalım, Aydınlanma bunalımıdır” Kaynağında yaşadığımız eğitim krizi bulunuyor. Bunun da en temel nedeni eğitimimizin tersine çalışması, okulların okumayan insan yetiştirmesi… Bugün diyebilirim ki, eğitimimizin bir damarı tıkalı. Beyne kan gitmiyor… Beyinde kan dolaşımı gibi düşünce dolaşımı gerçekleşmediği için, bu ‘teknolojik yeni orta çağ’da gözleriyle düşünen, kulaklarıyla karar veren, beynini ise hiç kullanmadan mezara götüren bir topluma doğru evriliyoruz ya da devriliyoruz.
Bu nedenle 1. Çocuk ve Medya Kongresi’ne ermeği geçen başta Prof. Dr. Mustafa Ruhi Şirin’ olmak üzere, Kongre Başkanı Prof. Dr. Haluk Yavuzer’e, bu büyük eğitim hareketinin paydaşlarından, Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Murat Karakaya’ya, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun’a, tüm sponsorlarına, temel okur yazarlık eğitimiyle birlikte medya okur yazarlığı eğitiminden de geçen, ekran bağımlılığıyla baş edebilen ve okuyan bir Türkiye için teşekkürü bir borç kabul ediyorum.”
Ferhat Özen
Okuma Araştırmacısı ve
Okuyan Toplum Projesi Yürütücüsü
(1) Okurken Bizde Fiziksel Olarak Ne Oluyor? F.Özen, Kitaplarımız Kanatlarımız, Bu Yayınları, İst. 2013, sayfa 126, Ayrıca ‘Okumanın Tatbik Edilmiş Psikolojisi’ için bakın aynı kitap, s.167