Cumhuriyet Kadınları Derneği İstanbul Şubeleri’nce başlatılan, okullarda okutulana kadar devam edeceği söylenen ‘Andımız Nöbeti’ Kadıköy İskele Atatürk anıtı önünde başladı.
Cumhuriyet Kadınları Derneği İstanbul Şubeleri; “Andımız yeniden okutulana kadar nöbete devam edeceğiz”
Cumhuriyet Kadınları Derneği İstanbul Şubeleri’nin başlatmış oldukları ‘Andımız Nöbeti’ Kadıköy İskele Atatürk anıtı önünde başladı. Andımız okullarda okutulana kadar nöbete devam edeceğiz diyen Cumhuriyet Kadınları Derneği Başkanı Sevinç Dalyan, hep birlikte okudukları Andımızın ardından bir basın açıklaması yaptı.
Cumhuriyet Kadınları Derneği Başkanı Sevinç Dalyan tarafından yapılan basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“ Cumhuriyet Kadınları Derneği olarak; ilkokullarda her gün, ilk derse girerken, çocuklarımızın hep birlikte okuduğu “Andımızın” ana sınıfından başlayarak en az 9.sınıfa kadar çocuklarımıza okutulmasını milli eğitim bakanlığından talep ettik.
Cumhuriyet Kadınları Derneği; Türkiye genelindeki tüm şubeleriyle 10 Eylül 2018 tarihinde basın açıklamalarını yaparak imza masaları açtı ve imza kampanyaları başlattı. Topladığı binlerce imzaları MEB’e yolladı. Milletimizin bu konudaki talebini ortaya koydu. Ayrıca Andımız okullarımızda okutuluncaya kadar veliler ve tüm yurtseverlerle birlikte okul kapılarında andımızı okuma eylemleri başlattı ve devam ediyor. Bizler her yerde ” Varlığım Türk Varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türk’üm diyene ” diyoruz. Evlerimizde her gün çocuklarımızla birlikte andımızı okuyoruz ve bu değerleri, onlara kazandırıyoruz ve devam edeceğiz. Ancak, mutlaka okullarımızda da topluca okunarak dostun, düşmanın, tüm dünyanın duymasını istiyoruz.
Meclisteki oylamadan çıkan sonucu Andımızın okullarda okutulmaması kararını kesinlikle kabul etmiyoruz.
Kurucumuz, kurtarıcımız, büyük liderimiz Atatürk döneminde, Milli Eğitim Bakanı Sn. Reşit Galip tarafından yazılarak çocuklarımıza 1933 yılından beri okutulan andımız, ne yazık ki 80 yıl sonra, 2013 yılında kaldırıldı Bu durum çocuklarımızın doğru eğitimini, milli ve manevi değerlerimizi kazanmalarını engelleyen büyük bir hata olmuştur.
“Türk’üm, doğruyum, çalışkanım, ilkem küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu özümden çok sevmektir. Ülküm yükselmek, ileri gitmektir…Varlığım, Türk Varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türk’üm diyene !” ifadelerinin, öğretisinin nesi yanlıştır?
Kimleri rahatsız etmektedir?
Andımızın kaldırılması ülkemizin düşmanlarını, bizi bölüp parçalamak isteyen emperyalistleri sevindirmiş, Aziz Milletimizi ise derinden üzmüştür.
Binlerce yıldır her karışını şehit kanlarıyla sulayarak ve hala, her gün şehit vermeye devam ederek Vatan eylediğimiz bu aziz toprakları savunmak, büyüğüyle küçüğüyle tüm Milletimizi çok sevmek, uğruna her türlü fedakârlığı yapmak ülküsü ve Türk Milleti olmaktan gurur duymayı öğreten bu ant, bu eğitim her çocuğumuza çok gereklidir.
Jeopolitik ve jeostratejik açıdan dünyanın en zor, en önemli ve en değerli coğrafyasında bulunan vatanımızı korumak için andımızdaki değerleri benimsemiş nesiller yetiştirmemiz zorunluluktur.
Andımızdaki ” Ne mutlu Türk’üm diyene ” ifadesi ise; her türlü etnik, dini, mezhebi ayrımı reddeden, Milletimizi birleştirici, bütünleştirici ve en önemlisi Ulus Devlet olmamızı sağlayacak bir öğretidir.
Unutulmamalıdır ki yaşadığımız bu zor coğrafyada var olabilmemizin ilk ve vazgeçilemez şartı Ulus Devlet olabilmektir. Güçlü bir Ulus Devlet için; güçlü, onurlu ve özverili bir millet inşa etmek şarttır.
Dünyanın pek çok ülkesinde, 72 milletten oluşan ABD de bile eğitimde tüm çocuklara benzer öğretiler verilmekte, vatanseverliği özendiren antlar okutulmaktadır.
Pedagojik olarak andımızın gerekliliğini, bu formasyonu almış, öğretmen Milli Eğitim Bakanımızın iyi ve doğru değerlendirerek okullarımızda Andımızın tüm çocuklarımıza okutulmasının sağlamasını istiyoruz.
Cumhuriyet Kadınları Derneği bu talebi gerçekleşinceye kadar sürekli eylemlilik içinde olacaktır.
Aziz Türk Milleti; andımızı okutanları da, yasaklayanları da asla unutmayacaktır.
Partiler seçim kazanabilir, iktidar olabilir ama önemli olan tarihe nasıl geçeceklerdir…”