Mehmet Başaran’ı, Işık Ülkesine; H. Â.Yücellerin, İ. H.Tonguçların, Fakir Baykurtların, S. Eyuboğuluların, D. Akçamların, V.Günyolların yanına uğurladık.
Eğitim devriminin son çınarı da devrildi, bir çağ kapandı.
Başaran’ı dün doğduğu köyde sonsuzluğa uğurladık. yaşamına ve eylemine uygun olarak söylemek gerekirse, Başaran’ı, Işık Ülkesine; H. Â.Yücellerin, İ. H.Tonguçların, Fakir Baykurtların, S. Eyuboğuluların, D. Akçamların, V.Günyolların yanına uğurladık.
Cumhuriyet Aydınlanmasının en unutulmaz eseri, Köy Enstitüleri’nin koyun, keçi peşinden alıp yetiştirdiği Başaran, kendi kuşağının şiirde ve düzyazıda, ‘köylü devrimi yapan ilk beşlisi’ içine girmeyi başarmıştı. Fakir Baykurt, Mahmut Makal , Dursun Akçam, Talip Apaydın kuşağındandı. Yoksul bir köylü çocuğunun bu başarısı, ‘Köy Enstitüleri mucizsi’ söyleminin, içi boş bir övgü değil, gerçek bir başarı öyküsü olduğunu somutlayıp kanıtlayan en parlak örneklerinden oldu.
‘Şiiri sokağa çıkaranlar olarak’ tanınan kent soylu şairler O. Veli, M.C. Anday, O. Rifat üçlüsünün yaptığını, bu beşli,ayağında çarıklarıyla başardılar. Şiiri, romanı köye getirdiler. “Orda bir köy var uzakta, gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür” romantik palavrasını çöpe attılar.
İlk bombayı Mahmut Makal Bizim Köy’le patlattı. Arkası gelecekti, geldi. Fakir Baykurt, Yılanların Öcü, Kaplumbağalar, Irazca’nın Dirliği, Tırpan, Onuncu Köy’le bombalıyordu. Ardından Talip Apaydın, Dursun Akçam, Mehmet Başaran gelecek. (Onları Adnan Binyazar, Osman Şahin ve diğerleri izleyecek.)
Dün sonsuzluğa uğradığımız Başaran, Çarığımı Yitirdiğim Tarla’yla, birçok köy’lü çocuğu gibi, öykü alanına da bu ‘tarla’da doğdu.(1955) Şiirde ise Ahlat Ağacı’yla köy gerçekliğini, şair duyarlılığıyla kayda geçiriyordu. (1953) Sonra, Karşılama (1958),Nisan Hartası (1960), Kocakent, (1963) Pıtraklı Memleket (1969), Gök Ekin (1975), Meşe Seli (1982)...Bereketli yağmurlar gibi geldi. Yüz yıllardır gürlese de bir türlü yağmayan bulutlara, tohumlama yapılmış, yağmur bombası atılmış gibi köylü yazınımız bereketli yağmurlarla sele kesmişti.
Köy Enstitüleri’yle, ilk kez “Maarif (eğitim-öğretim)hayatında hazır elbisecilikten kurtuluyordu. İlk kez topraktan, insandan, memleketten hareket edilmiş (Cavit Orhan Tütengil) ve bire yedi alınmış, Başaranlar fışkırmıştı.
Çektiği acıları anlatırken ‘Ah beni taze derilere belesinler’ diyen, ömrünü sürgünlerde, soruşturmalarda izlenerek geçiren Başaran’ı, doğduğu topraklara geri verirken, en yakın köylüsü ve bir kalem acemisi olarak, sağlığında hiç görmediği(m) kadar, ama gizli bir aşkla ne çok sevildiğini de görmüş olduk.
Ferhat Özen
okuyantoplum_f.ozen@hotmail.com
www.okuyantoplum.com