Kentsel dönüşüm sürecinde kısmi yıkımların yapıldığı Fikrtepe’nin önemli bir kısmı boşaltıldı. Terk edilen Fikirtepe Suriyelilere kaldı. Kalanlar güvenik endişesi ile yaşıyorlar.
Yıkım öncesi boşaltılan Fikirtepe’nin harabe halindeki evleri, ülkesindeki savaştan, vahşetten sığındıkları ülkemizde kendileri için kurulan kamplardan da kaçıp İstanbul’a gelen Suriyeliler barınak olarak seçip yerleştiler. Sözleşme yapmayan yada henüz sözleşme süreci tamamlanamayan adalarda kalan Fkirtepeliler çok ciddi güvenlik sıkıntısı ile yüz yüzeler. elerine girip çıkarken yada işlerine gidip gelirken kendileri ve çocuklarının güvenlikleri le ilgili endişelerinin olduğunu dile getiren Fikirtepeliler evlerinde de huzurlu olamadıklarını vurguluyorlar.
Cumhuriyet Gazetesi’nde Hazal Ocak imzası ile konunun araştırıldığı bir haber yayınlandı.
İşte Hazal Ocak imzası ile Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan o haber;
Fikirtepe’deki kentsel dönüşüm bölge halkını derinden etkiledi. Sözleşmeleri imzalayan da, imzalamayan da memnun değil. Mahalleyi terk edenlerden geriye kalan harabelere kamplardan kaçan Suriyeliler yerleşti. Onlar da Fikirtepe’de farklı bir savaşın ortasında kaldı.
İstanbul’un en değerli yerlerinden bir olan Fikirtepe’de 4 yıl önce başlayan kentsel dönüşüm bölge halkını derinden etkiledi. Birçok firmanın dahil olduğu dönüşüm süreci aslında hala tam olarak başlamış değil. Bölge halkının yüzde 90’a yakını firmaların dayattığı sözleşmeleri uzun anlaşmazlıklar sonucu imzaladı ve bazı adalarda yıkımlar başladı. Sözleşmeye direnen Fikirtepeliler yaşadıkları maddi zorluklara karşın hukuki mücadelesine devam etmeye çalışıyor. Fikirtepe’yi imzaların ardından terk edip şehrin dışına taşınan mahalleden geriye kalan harabe evlere ise Gaziantep’teki kamplarda kalabalıktan kaçtığını söyleyen Suriyeliler yerleşmiş. Fikirtepe’ye merkezi caddelerinden biri olan Mandıra Caddesi’nden girdiğimiz andan itibaren kendimizi Suriye’deki savaşın arka sokaklarında hissediyoruz. Fikirtepe’yi anlaşmayı sağlayıp terk eden mahalleliden arta kalan harabeye dönüşmüş evlere de Suriyeliler yerleşmiş.
Mahalleye girdiğimizde Suriyelilerin yıkım içerisindeki yaşam mücadelesiyle karşılaşıyoruz. Camları kırılmış, duvarlarının bir kısmı yıkılmış evlerin içine çarşaf gerip kendilerine yarattıkları odalarda yaşıyorlar. Suriyelilerin kaldığı 2 katlı kapısız bir eve gerdikleri çarşafı kaldırıp izin isteyerek giriyoruz. Evin kapısında 6 kişilik bir ailenin annesi tahtaları yakarak ısınmaya çalışıyor. İçlerinden bir kadın “Gaziantep’te kamptaydık. Çok kalabalık. Yaşanacak gibi değil. Bize yardım eden insanlar da bizi buraya otobüslerle getirdi” diyor.
57 adadan 8’i tamamen yıkık
57 adadan oluşan mahalleyi dolaşırken 8 adada tamamen yıkımın yapıldığını görüyoruz. Diğer adalarda ise yıkım bölge bölge devam ediyor. Bazı adalarda hiç başlamamış. Fikirtepe Çevresi Kentsel Dönüşüm Derneği avukatı Mete Can da bize Fikirtepe’de yaşanan hukuki süreci anlatıyor: “Fikirtepe’de şu an iki durum var: Bir sözleşmeye imza atanlar bir de henüz atmayanlar. Sözleşmeye imza atıp sözleşmeden memnun olanların oranı çok çok az. Sözleşmelere imza atanlar dahi sözleşmeleri bozmak için çeşitli yollar arıyorlar. Bu sözleşmelerin en önemli eksiği firmaların bu inşaatları bitirebileceklerine dair bir banka teminat mektupları olmaması.” Fikirtepe Çevresi Kentsel Dönüşüm Derneği Başkanı Yasin Bektaş da şöyle konuştu: “Ada içerisinde Diyanet’e ait araziler var. Bu alanların arkalara kaydırılması düşünülüyor. Mesela 12’ler camisi var merkezde. Caminin yıkılıp arka tarafta bulunduğu başka bir yere yapılacağını duyduk.”
Güvenlik kalmadı
Suriyelilerin kaldığı evden çıkarken cadde üzerinde bulunan otoparkı işleten Suat Erdoğan bizi misafir edip dönüşüm sürecinde ailesinin nasıl parçalandığını anlatmak istiyor. Erdoğan’ın bulunduğu adada yıkım başlamış. Erdoğan sözleşmeye imza atmadığı için yıkım onun işlettiği otoparkın sınırında sürüyor. Kentsel dönüşümün hayatını alt üst ettiğini anlatan Erdoğan şöyle devam ediyor:
“Burası bize babamızdan kaldı. Ailelerimiz bile birbirine düştü. Hanımı babasının yanına gönderdim. Buralarda güvenlik de kalmadı. Çocuğumu da güvenlik nedeniyle öğrenci yurduna yerleştirdim.”
Kobani gibi
Erdoğan’ın evinden çıkıp mahalleyi ara sokaklarına girdiğimizde kentsel dönüşümün insanların hayatında bıraktığı derin izlere daha yakından tanıklık ediyoruz. Molozlar arasında Suriyeliler demir toplarken yıkım devam ediyor. Mahallede hala yaşayan bölge halkı da molozlar arasında hayatına devam etmeye çalışıyor. Biz de mahallenin sokaklarını dolaşırken Mehmet Ozan’ın bağrışlarına doğru yöneliyoruz. Ozan’ın evine son aylarda 2 kere hırsız girmiş ve su saatlerinden lavabosuna kadar her şeyi çalınmış. 45 yaşındaki Ozan da firmanın hazırladığı sözleşme kendisini mağdur ettiği için imzalamayanlardan. Ozan, “Çocuklarım beni terk etti. Buralar Kobani gibi oldu. Firma elimi kolumu bağlıyor. Ne zaman teslim edeceğine dair de bir güvencem yok. İmzalayan çoğunluk umurumda değil, ben imzalamıyorum” diye isyan ediyor. Ozan’ın evinden polis hırsızlık için tutanak yazarken biz de Fikirtepe’den içimizde bir hüzünle ayrılıyoruz…
Hazal Ocak/Cumhuriyet