Hoşgeldiniz  

Emine Gülizar Emecan: ‘Evde Kal’ Demek, ‘Aç Kal’ Demektir

admin | 01 Nisan 2020 | Ataşehir CHP, Genel, Gündem, Manşet, Siyaset, Türkiye A- A+

İstanbul Milletvekili Emecan: “Evlerine ekmek götürmek zorundaki ücretli çalışana “Evde Kal” demek, o insanlara ve bakmak zorunda oldukları ailelerine “Aç Kal” demektir.”

İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan: “Erdoğan vatandaşından para isteyerek, onlara destek olmadığını göstermiştir.”

Dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) en fazla ücretli çalışanları etkileyecek gibi görünüyor. Her gün, evlerine ekmek götürmek zorunda olan milyonlarca ücretli çalışana “Evde Kal” demek aynı zamanda o insanlara ve bakmak zorunda oldukları ailelerine “Aç Kal” demektir.

İş yerleri kapanmadığı sürece işyerlerinde çalışan tüm emekçilerimizin, işçilerimizin sağlığı tehlike altında olduğu gibi yasa gereği onları denetlemekle sorumlu olan İş Sağlığı ve Güvenliği uzmanlarımız da risk altındadır.

Her gün birçok işyerinde denetim yapmak zorunda olan İSG uzmanları, yeterince sağlık tedbiri alınmamış, sosyal ve fiziksel mesafe kurallarından yoksun çalışmak zorunda olan iş yerlerinde çalışmalarını sürdürmek zorunda kalmaktadırlar. Bu nedenle de o işyerlerinde çalışanlar gibi, hem salgına yakalanma, hem de bu salgını yayma riski altında çalışmalarını yürütmek zorunda kalmaktadır.

Birçok sektör, esnek çalışma düzenine geçmesine karşın özellikle inşaat sektörü, şantiyeler çalışmaya aynı hızla devam etmektedir. Güvenceli, güvencesiz sayıları milyona erişen inşaat işçisi, saha mühendisleri, teknikerler ve buralardaki İSG uzmanları, aciliyetini bir türlü anlayamadığımız bu şantiyelerde doğru düzgün önlemler alınmadan çalışmaya zorunlu olarak devam etmektedirler.

Yasa ne diyor?

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 13. maddesi gereğince işverenler, iş yerlerinde çalışanların sağlığını korumak için gerekli tedbirleri almak zorundadır. Yaşanan koronavirüs salgını nedeniyle tehlike altında olan işçilerimiz, işyerlerinde iş sağlığı kurulu varsa bu kuruldan, yoksa işverenden gerekli tedbirlerin alınmasını talep etme hakkına sahiptir. Kanunda açıkça belirtildiği üzere gerekli tedbirler alınmadığı takdirde çalışanların bu tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınma hakları bulunması ve bu süre içerisinde de ücreti ve iş sözleşmelerinden doğan diğer hakları saklı olmasına rağmen arkalarında devletin ve kanunun gücünü bulamadıklarından, işlerinden de atılacakları korkusuyla, bu haklarını da kullanamamaktadırlar.

Bu süreçte sendikalar temsil ettikleri işçiler adına gerekli çağrıyı yapmışlardır. Bu çağrı da iktidar tarafından dikkate alınmalıdır.

Aslında çalışanlar, işçiler, devlete güvenmeme konusunda haksız da sayılmazlar.

Çünkü devlet gücünü elinde bulunduran Cumhurbaşkanı Erdoğan, başlatmış olduğu bağış kampanyasıyla, bir IBAN üzerinden vatandaşından para isteyerek, çalışanına yoksuluna ’’İşi bırak ben senin ihtiyaçlarını 3-6 ay sağlayacağım’’ diyebilecek ekonomik güce sahip olmadığını da ne yazık ki göstermiştir.

Bir de üzerine CHP’li Belediyelerin bağış hesaplarına kanuna aykırı bir şekilde bloke koyarak, hem belediyelerin vatandaşına yardım etmesine engel olmaya çalışmakta, hem de toplumu kutuplaştırarak her zaman yaptığı gibi buradan beslenmeye çalışmaktadır.

İktidarı, ülkemizde hızla yayılmakta olan koronavirüs salgınına karşı yapması gerekenleri yapmaya ve sorumluluğa davet ediyoruz.

Hiçbir aciliyeti olmayan şantiyeler başta olmak üzere, çalışılması zorunlu olmayan sektörlerde çalışmalar derhal durdurulmalıdır.

Çalışmak zorunda kalanlar için ise işverenlerin gereken sağlık koşullarını oluşturup oluşturmadığı denetlenmelidir.

Böylece virüsün yayılımı yavaşlatılarak çok zor koşullar altında görevini yapmaya çalışan sağlık çalışanlarının da yükü hafifletilmiş olacaktır.

İktidar, sosyal devlet olmanın gereklerini yerine getirmeli, bu süreçte işten çıkarmalar yasaklanmalı, işini kaybedenlere salgın riski geçinceye kadar insanca yaşayabilecekleri bir ücret verilmeli, bu süreçte zorunlu olan elektrik, su, ısınma gibi faturalar devlet tarafından karşılanmalı, vergi ve ödenecek kredileri ertelenmelidir.

Tüm bunlar, milletten para toplayarak değil, devletin kendi kaynakları ile sağlanmalıdır. Muhalefete kulak verirlerse kaynağın nerelerde olduğunu biz söylüyoruz.

Anayasada, “Sosyal Devlet” olarak tanımlanan ülkemizi yöneten iktidar, bu ilke gereği; yoksul ve muhtaç insanlara Devletçe yardım ederek, onlara insan onuruna yaraşır, asgari yaşam düzeyini sağlamak zorundadır.

Yorumunuz
Konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

© 2020 Haberin Aslı Tüm Hakları Saklıdır ~ İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.