“NİHAYET GELDİNİZ, BİZE SAHİP ÇIKIN!”

CHP İstanbul İl Başkanlığının 22 Ocak’ta Diyarbakır’a düzenlediği inceleme gezisine katılan CHP Ataşehir İlçe Başkanı Hakkı Altınkaynak, izlenimlerini aktardı.

Recep Kenan/itvahaber.com

CHP Ataşehir İlçe Başkanı Hakkı Altınkaynak, 22 Ocak’ta CHP İstanbul İl Örgütü, 39 ilçe başkanı, belediye başkanları, PM Üyeleri ve milletvekilleri birlikte yaptıkları ve bölge halkının kendilerini; “Nihayet geldiniz, nerede kaldınız!..”, “Bize Sahip Çıkın” nidaları ile karşıladığını ifade ettiği Diyarbakır ziyareti ile ilgili izlenimlerini itvhaber.com aracılığı ile aktardı.

25 BİN NÜFUSLU SUR’DA SADECE 2 BİN KİŞİ KALMIŞ

Ülkede insanların yüreğini burkan olaylar olduğuna dikkat çeken CHP Ataşehir İlçe Başkanı Hakkı Altınkaynak, CHP İl yönetimi, milletvekilleri ve belediye başkanlarından oluşan heyetle Diyarbakır’a yaptıkları ziyaretle ilgili “Hepimiz insanız. 22 Ocak’ta CHP İstanbul İl Örgütü, 39 ilçe başkanı ve belediye başkanlarımız, parti meclis üyelerimiz ve milletvekillerimizle birlikte Diyarbakır’a gittik. Orada olup bitenleri,  oradaki yıkımları ve acımasızlıkları, şehitlerin Anadolu’nun çeşitli kentlerine gelmesi, oradaki gençlerin ve sivil halkın savaş meydanlarını andıran alanda perişan, yüzlerce sivilin mağdur olduğunu, binlerce insanın evini barkını terk ettiğini gördük. Örneğin Sur ilçesinin 25 bin olan nüfusunun sadece 2 bin insanın o bölgede kaldığını ve perişan bir durumda olduklarına şahit olduk. Tabiri caizse Suriye’nin ya da Kobani’nin bir benzeri burada yaşanılıyor. Bu ülkemiz için son derece hüzün verici. Bir taraftan halk terörün dayatmasına, bir taraftan devletin baskıcı tutumundan dolayı halk perişan” ifadelerinde bulundu.

NİHAYET GELDİNİZ, NEREDE KALDINIZ!

“Nihayet geldiniz, nerede kaldınız!..“ nidaları ile karşılandıklarını kaydeden Hakkı Altınkaynak, ziyaretle ilgili izlenimlerini; “1974yılında Kıbrıs Hareketi olduğunda oradaki Kıbrıslı soydaşlarımız “Nihayet geldiniz, nerede kaldınız “demişlerdi.  Diyarbakır’da aynı söylemle karşılaştık. Diyarbakır’da insanları yaşlı 50-60-70 yaşlarındaki insanların heyetimizin başına toplanarak,  “Nihayet geldiniz, bu olaya bir el koyun “diye feryat ettiler. Yeter! Bir taraftan terör, diğer taraftan devletin baskısı altında burada inim inim inliyoruz.  Derdimizi kime anlatacağız. Bize sahip çıkın. Biz terörden yana değiliz. Hem terörden hem de baskından bıkmışsız diye feryat ettiler” şeklinde özetledi.

37 YAŞINDAYIM, ÖZGÜRLÜK NEDİR BİLMİYORUM

CHP Ataşehir İlçe Başkanı Hakkı Altınkayna, CHP Gurubu İle birlikte yapılan Diyarbakır ziyareti izlenimlerini şöyle özetledi:

Bir toplantıda bir delikanlı şunları söyledi. “ 37 yaşındayım, daha özgürlük ortamı nedir bilmiyorum. Bugüne kadar silahların patladığı, birilerin birilerini vurduğunu, genç insanların öldüğünü, askerlerin, polislerin şehit edildiğini, acı ve gözyaşı ile burada büyüdük. İnsanca yaşama koşullarını görmeyecek miyiz?  Bize sahip çıkın” diye feryat etti.

SAĞLIKÇILAR; “GÖREVLERİMİZİ YERİNE GETİREMİYORUZ”

Sağlık personelinin burada görevimiz insanları yaşatmak olduğunu söyleyerek, maalesef görevlerimizi yerine getiremiyoruz diye isyan ettiklerine şahit olduk.

İZLENİMLERİMİZİ RAPORLA GENEL MERKEZİMİZE SUNACAĞIZ

Tüm izlenimlerimizi bir rapor haline getirmek için arkadaşlar görevlendirildi.  Diyarbakır örgütümüzle istişarelerde bulunmak kaydıyla hazırlanacak raporu genel merkezimize sunacağız. Ama bu yeterli değil. Oraya sık sık gitmemiz gerekir.  Önümüzdeki dönemde belki kadın Kollarımızla oraya bir çıkarma yapmamız lazım. Kadınlarımız oradaki kadınlarla görüşüp onların sorunlarını dinleyip belki kamuoyunda biraz daha ses getirebilecek bir davranış içerisinde olabiliriz diye düşündük.

BİZ SAVAŞTAN, ŞİDDETTEN YANA DEĞİLİZ. BARIŞ İSTİYORUZ.

Biz buradayken onlar orada boynu bükük ve huzursuz olmaları bizim mutlu olmamızı sağlayamaz. Eğer oradakilerin feryatlarına, dertlerine bir nebze de olsa ortak olmaya çalışırsak belki bu konu azalabilir. Oradaki insanlar şunu söylüyor. “Lütfen batıya söyleyin. Biz savaştan, şiddetten yana değiliz. Barış istiyoruz.“

İNSANCA VE ÖZGÜRCE YAŞAYALIM

Orada şu an kimse kimseyi dinlemiyor. Terör örgütü de güvenlik güçleri de. Sağır sultan olmuşlar. Orada her şey kontrolden çıkmıştır. Halk diyor ki; “burada bin senedir beraber yaşadık, daha bin sene beraber yaşayacağız. Ama bu bin seneyi kavga ederek mi yaşayacağız, barış içinde mi yaşayacağız?  Kin ve nefret tohumlarını çoğaltarak mı yaşayacağız, barış ve kardeşlik duygularını güçlendirerek mi yaşayacağız? Gidecek yerimiz yok. Biz bu topraklarda yaşamaya mecburuz. Çünkü farklılıklarımızla biz buraya aitiz. Bırakında insanca ve özgürce yaşayalım. “ Yani kendi dilimizi de kullanabilelim, örf ve adetlerimizi yaşayalım diyorlar.